Akıllı Telefonlar hakkında doğru bildiğiniz yanlışlar
Akıllı telefonlar artık hayatımızın ayrılmaz bir parçası. Bu kadar yaygın olduğu için de onlarla ilgili birçok efsane ortaya atılıyor.
Telefonunuzun gece parlaklığı modunu gündüz bile kullanmanın, gözlerinizi aşırı yormaktan koruyacağını düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Parlaklık ayarlarını değiştirmek yerine ekranı tamamen karartmak gözlerinizi daha fazla yorar. Çünkü daha fazla odaklanmanız gerekir ve gözlerinizin yükü iki katına çıkar. Bu da baş ağrısı gibi problemlere neden olabilir. İdeal ekran parlaklığı, etrafınızı saran ışıkla aynıdır, gözler için doğal olan ışık budur.
Arka planda çalışan uygulamalar, telefonun yavaşlamasına sebep olur. Bu nedenle de batarya tüketimi daha fazla olmaktadır.
Teknik olarak baktığımızda bunun bir yanlış olmadığını düşünebiliriz. Ancak durum düşündüğümüz gibi değil. İos ve Android işletim sistemine sahip olan akıllı telefonlar çoklu kullanımın kolay hale gelmesi ve uygulamalar arasında geçişin hızlı olması için uygulamaların arka planda çalışmasına izin vermektedir.
Telefonun şarjı bitmeden yeniden şarj edilmemelidir.
Bu durum Lityum-ion piller için geçerli değildir. Bu piller eski tür piller ile aynı ham maddeyi içermezler. Bu nedenle tamamen bitmeden yani içinde şarj varken bile yeniden doldurulabilir. Öyle ki; bu durum telefonunuzun bataryasının daha fazla performans göstermesini sağlayabilir.
Sadece telefonunuzla gelen şarj aletini kullanın.
Bu da tamamen büyük firmaların daha fazla kazanmak için ortaya çıkardığı söylentilerden biri. Aslına bakarsanız tek dikkat etmeniz gereken şey kullandığınız şarj kablosunun üretici firmasının güvenlik standartlarını sağlayıp sağlayamadığı.
Her gece uyurken telefonu şarja takmak yanlıştır…
Şarj ile ilgili eskiden doğru ama artık yanlış bilinen bir gerçek daha. Eskiden piller elektriğe bağlı kaldığı sürece depolanmaya zorlanıyor bir nevi çiziliyordu diyebiliriz ama gelişen teknoloji sayesinde bu da çözüldü ve artık piller dolduğu zaman elektrik almamaya başlıyor. Böylece gönül rahatlığıyla gece uyurken şarja takabilirsiniz.
Parlaklığın otomatik olması batarya ömrünü uzatır
Bu özellik teknik olarak telefonlarda dikkati çeken en mükemmel özellik diyebiliriz. Ancak batarya ömrünü uzatması konusu son derece yanlıştır. Otomatik olarak ayarlanan parlaklık, ortama göre sensörlerin sürekli çalışmasını sağladığı gibi telefonun CPU tüketiminin daha fazla olmasına sebep olur. Bu da telefonun batarya ömrünün daha da kısalması anlamına geliyor.
Cihazlarda bulunan sinyal göstergesinin dolu olması, cihazın tam olarak çektiği ve yüksek performansta çalışabileceğini yansıtmaz. Baz istasyonuna yakınlık-uzaklık bu bağlamda kilit rolü oynuyor.
Telefon satın alırken, megapiksel miktar, kameranın ne kadar iyi olduğunu bize anlatmak için kullanabileceğimiz ikonik bir özellik gibi görünüyor. Ancak bu özellik gerçekten sadece profesyonel fotoğrafçılar ve kameraları için önemli. Bir telefon kullanıcısı için bu megapiksel sayısı değil, çözünürlük ve zoom özelliği olmalı.
Bir telefon suya düştüğünde onu pirincin içerisine koyarız ve pirincin su çekeceğini düşünürüz. Aslında çeker de. Ancak küçük pirinç kullanırsanız bu cep telefonu parçalarının içerisine kaçabilir ve onlara daha da fazla zarar verebilir. Saç kurutma makinesi kullanmak ise başka bir kötü fikir. Telefonunuzu biraz kurutabilir, ancak aşırı ısınır, bu da cihazın kaçınılmaz ölümüne çok daha fazla yaklaştığı anlamına gelir. Her iki yöntem de kullanılıyor çünkü insanlar telefonlarını kurtarmak için ne olursa olsun bir şeyler yapmak istiyorlar. En iyi fikir, onu bir rafa koymak ve kurumasını beklemek.